Page 36 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Okuyorum Anlıyorum
P. 36

Fıkra



                                                   Şİ
                                                     YLE  P
                                                              İŞ
                                     MUM  A
                                     MUM  ATEŞİYLE  PİŞEN  YEMEKEN  YEMEK
                                                 E
                                               T
               Bir gün Nasrettin Hoca ile gençler, neşeli neşeli sohbet ediyormuş. Bir ara söz iddi-
           aya tutuşma ve cesur olmaya gelmiş. Gençler bu fırsatı kaçırır mı? Hoca’yı zor duruma
           düşürerek eğlenmek istemişler.
               “Hocam, var mısın iddiaya?” demişler. Nasrettin Hoca hemen atılmış. “Varım.” demiş
           heyecanla. “Eğer karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleye-
           bilirsen biz sana güzel bir ziyafet çekeceğiz. Şayet bunu beceremezsen sen bize ziyafet
           çekeceksin.” demişler. Hoca “Tamam.” demiş. “Ben ne karanlıktan korkarım ne soğuktan.”
               Kararlaştırılan günün akşamında Hoca meydanın ortasında beklemeye başlamış. Bir saat,
           iki saat, üç saat derken Hoca soğuktan titremiş. Karanlık da tedirgin edecek kadar körmüş.
           Ama pes etmek yakışır mı Hoca’ya? Sabaha kadar tir tir titreyerek beklemiş de beklemiş.

               Nihayet sabah olmuş. Gençler, “Gidip Hoca’nın evine bakalım. Kaça kadar dayanabildi?
           Kaçta koşa koşa evinin yolunu tuttu?” diyerek Hoca’nın evine gitmişler. Bakmışlar ki Hoca
           evde yok. Hemen köy meydanına koşmuşlar. Hoca’yı dimdik kendilerini beklerken bulmuşlar.

               Hoca gülümseyerek:
               — İddiayı kazandım gençler, demiş.
               Gençler şaşkın;

               — Ne oldu, ne yaptın Hocam? Sabaha kadar burada nasıl durabildin, diye sormuşlar.
               Hoca üşümekten bir hâl olmuş;

               — Bekledim işte sabaha kadar. Konuştuğumuz gibi buradan hiç ayrılmadım, demiş.
               — Hiç ateş yakmadan, hiç ışık olmadan bunu nasıl başardın Hocam?
               — Karşı dağdaki kulübede yanan bir mum gördüm. Onu düşündükçe içim ısındı.

               — Hayır, demiş bunun üstüne gençler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı
           kaybettin! Ziyafetimizi hazırla.
               Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti hazırlıklarını yapmış. Gençlere gün batarken

           onları beklediğini söylemiş. Gençler akşam olurken “Yemek pişmiştir herhâlde” diyerek
           Hoca’nın evine gitmiş. Gitmişler gitmesine de gördükleri karşısında şaşkına dönmüşler. Hoca
           bahçede koca bir kazan kurmuş, altında cılız bir mum yakmış.
               — Ne yapıyorsun Hocam, demişler.
               Kıs kıs gülerek cevap vermiş Hoca:

               — Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar.
               — Aman Hocam, bu soğukta bu koca kazan bir mum aleviyle ısınır mı? Haydi, ısındı

           diyelim, içindekini pişirir mi?
               Hoca:
               — Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek,
           diyerek gençlere büyük bir ders vermiş.


                                                        35
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41