Page 32 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Okuyorum Anlıyorum
P. 32

Bir Fabl



                                               İ

                                                      İ
                                             T
                                             TİLKİ  İLE  LEYLEKLE  LEYLEK
                                                LK
                                                    İ
               Güzel, güneşli bir ilkbahar gününde Sevimli Orman sakinleri erkenden uyanmış. Erken
           uyananlardan biri de tilkiymiş. Tilki bu, durduğu yerde durabilir mi? Daha öğle olmadan
           canı sıkılmış. Eğlenceli bir şeyler yapmak istemiş.” Arkadaşım leylek ile ne zamandır muhab-
           bet edemiyoruz, onu yemeğe çağırayım.” diye düşünmüş. Leyleğin kapısını çalmış. Yumuşak

           bir ses tonuyla, “Bu akşam yemekte bizdeyiz kardeşim. İtiraz kabul etmem.” demiş. Leylek
           istemeye istemeye de olsa tilkinin teklifini kabul etmiş.

               Tilki evine dönmüş. Akşam için hazırlık yapmaya koyulmuş. Fakat yine cimriliği tutmuş.
           Kurnaz olarak da bilinir ya kendileri, akşamı bedavaya getirmek için bir plan yapmış.

               Ne yapsam, ne pişirsem diye ortalıkta dolanıp durmuş. Evdeki malzemelerin hiçbirine

           kıyamıyormuş. Sonunda sulu bir çorba yapmış. Çorba o kadar suluymuş ki neredeyse sa-
           dece sudan oluşuyormuş.

               Nihayet akşam olmuş, leylek gelmiş. Masada hiçbir şey göremeyen leylek biraz şa-
           şırmış. Az sonra tilki çorbaları getirmiş. Leyleğin şaşkınlığı bir kat daha artmış. Çünkü

           çorbalar düz bir tabakta servis yapılıyormuş. Bu servis şekli, leyleğin uzun gagası için hiç
           de uygun değilmiş.

               Leylek bir damlacık çorba içeceğim diye gece boyu uğraşmış durmuş. Ama ne müm-
           kün! Aç kalkmış sofradan. Bir anlam verememiş tilkinin yaptıklarına. Fakat bir şey belli
           etmemiş. “Eline sağlık kardeş.” demiş “Pek de nefisti çorba.” Tilki leyleğin karnını doyurup

           doyurmadığıyla ilgilenmiyormuş bile. Dudaklarını şapırdatırken gülmüş.

               Leylek kalkmak için izin istemiş. Kapıdan çıkarken, “Lütfen itiraz istemem, yarın akşam
           da bendeyiz kardeşim.” demiş. Tilki çok memnun olmuş bu teklife. “Hay hay, seve seve!”
           demiş. Tilki, ertesi akşamı zor beklemiş. Leyleğin ne pişireceğini düşünüp durmuş. Düşün-

           dükçe iştahı kabarmış.
               Neyse vakit gelmiş. Tilki koşa koşa leyleğin evine gitmiş. İçeri girer girmez burnuna mis

           gibi kokular gelmiş. “Aman leylek kardeş, et kokusu mu?” demiş. “Neden zahmet ettin bu
           kadar?” Leylek tebessüm etmiş. “Aman efendim, ne zahmeti!” demiş. Biraz sonra yemekleri

           getirmiş.
               Leylek servisi dar boğazlı, uzun bir çömlekte yapmış. Tilki, ne yaparsa yapsın ağzını

           sokamamış çömleğin içine. Leylek afiyetle yerken tilki güzelim yemeğin kokusuyla yetinmiş.
           Tilki aç kaldığına mı yansın, rezil olduğuna mı? Süklüm püklüm evinin yolunu tutmuş. Leylek
           kurnaz misafirini uğurlarken “Kimsenin ettiği kimsenin yanına kalmaz.” diyerek gülümsemiş.

                                                                                         LA FONTAİNE


                                                         31
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37