Page 66 - ATA YAYINCILIK 8. Sınıf Türkçe Çalışma Yaprağı
P. 66
Çalışma
Adı, so yadı:...................................... Sı nıf:........ No.:......... 32
Yaprağı
FİİLİMSİLER 1
İsim-Fiil
1 Parçada yer alan isim-fi illeri bularak altını çiziniz.
İnsanoğlunun doğuştan gelen en önemli içgüdülerinden biri de merak ve keşfetme arzusudur. Daha ilk çağlarda
bile insanlar gökyüzünü, dağları, denizleri ve gördükleri hemen her şeyi merak etmişler, meraklarını gidermek
için de dayanılmaz bir öğrenme arzusu içinde olmuşlardır. İçinde yaşadığı evreni ve şartları sorgulama ve
anlama, tanımlama çabası insanın en büyük arzusu olmuştur. Sürekli sorular sorarak bulduğu her cevaptan
daha çok soru türeterek ilerleyen bu arzu, yeni bir şeyle karşılaşıp yeni bir şeylere ulaştığı anda tarifsiz bir
sevince bırakır yerini. Arşimet'in bir hamamda suyun kaldırma kuvvetini bulduğu söylenir, sonra da giyinmeye
bile zaman ayırmadan sokağa koşup “Buldum, buldum!” diye bağırdığı bilinir. Ya ilk telefonu bulan, ampulü ilk
keşfeden insanın mutluluğu... Yeni bir kıtayı ya da adayı keşfeden bir kâşifi n tutkusuna, bir defi ne bulmak için
kazmadık yer bırakmayan bir hayalperestin zengin olma aşkına ne demeli? Aya ilk ayak basan insanın gururu
ve hissettikleri; ilk kez görmeye gittiğiniz bir yerde, gördükleriniz karşısında düştüğünüz şaşkınlık hâli... Tüm
bu duygular birbirinden farklı olabilir mi? Bence hayır. Ne kadar büyük ya da küçük olduğu, ne kadar önemsiz
olduğu değildir, keşfetmenin insanı bu kadar peşinden sürüklemesinin sebebi. Yeni ve farklı olanı keşfetmeye,
bulmaya çalışıyoruz çünkü şaşırmak ve şaşırtmak hoşumuza gidiyor insan olarak bizim. Öyle olmasaydı sihir-
baz “hokus pokus” dediğinde sahnede gördüğümüz şeyi çılgınca alkışlar mıydık?
2 Bu parçadaki isim-fi illeri bularak aşağıda verilen kutucuğa yazınız.
Toplumumuz, nedense konuşmaktan pek hoşlanır da yazmaya fazla yanaşmaz. Hâlbuki yazmak da önemli bir
iletişim aracıdır. Üstelik de konuşmaktan daha etkilidir. Düşünün bir kere, karşınızdakine anlatmak istediklerini-
zi söylüyorsunuz ve bu söz orada kalıyor. Aynı sözü bir dakika sonra yeniden söylemek hatta bu sözden baş-
kalarının da faydalanmalarını sağlamak neredeyse imkânsız. Fakat yazmak öyle mi ya? Bayramda yazıp gön-
dermiş olduğunuz tebrik kartını uzaktaki akrabanız belki ömür boyu saklayacak, onu tekrar tekrar okudukça sizi
hatırlayacaktır. Bir yazarın kaleminden çıkıp kütüphanedeki rafl arda yerini almış kitapları söylemeye gerek bile
duymuyorum. Onlar, bırakın bir ömür sonrasını yüzyıllar ötedeki insanlarla iletişim kurulmasını sağlayacaktır.
65