Page 65 - ATA YAYINCILIK 8. Sınıf Türkçe Çalışma Yaprağı
P. 65

2  Aşağıda Mehmet Kaplan’ın "Dilin Canlandırma Gücü" adlı denemesinden bir bölüm kısaltılarak ve sadeleştirile-
              rek verilmiştir. Bu metinden hareketle deneme türünün özelliklerini yazınız.


                                     Maksim Gorki, fırıncı çıraklığı yıllarında, Tolstoy’un bir hikâyesini okurken öylesine
                                     kendinden geçer ki acaba kâğıdın içinde büyülü bir şey mi var diye kitabı havaya
                                     kaldırır bakar. Tabii beyaz sayfa üzerinde siyah harfl erden başka bir şey göremez.
                                     Fakat saf fırıncı çırağını ve bütün saf okuyucuları büyüleyen şey, o ak sayfa üzerinde
                                     yazılı kara harfl erden başka bir şey değildir.
                                     Harfl er, seslerin işaretleridir. Kelimeler ise seslerden oluşur. Yazılı veya sözlü işaret-
                                     lerle, göz önünde bulunmayan her şeyi göz önüne getirebilir, ölüleri diriltebilir, ağaç-
                                     ları konuşturabilirsiniz. Bu büyü değil de nedir? Güzel bir romanı okurken -Maksim
                                     Gorki’de olduğu gibi- kitap, kâğıt, harf ortadan kalkar; gitmediğimiz şehirlerde dolaşır,
                                     tanımadığımız insanlarla tanışır, onların evlerine hatta ruhlarının içine gireriz.
                 Dile bu büyük gücü veren nedir? Kendiliğinden çalışan bir şartlı refl eks mekanizması dolayısıyla dilin varlı-
                 ğın yerine geçişi! Ünlü Rus bilgin Pavlov, yaptığı denemelerle köpeklerde yapay olarak çeşitli şartlı refl eksler
                 oluşturmayı başarmıştı. Köpeğe acıktığı zaman et verilirken bir de zil çalınır. Bu hareket tekrarlanınca köpe-
                 ğin ağzından, sadece zil sesi ile de salyalar akmaya başlar. Tabii zil sesi karın doyurmaz ama etin hayalini
                 uyandırır. İnsanoğlunun hayatında kelimeler de aynı rolü oynarlar: Gösterildikleri eşyanın hayalini göz önünde
                 canlandırırlar.
                 Hayat boyunca öğrenilen kelimeler, bizim hafızamızda, onların hayali ile beraber gözle görünmez bir dünya
                 meydana getirir. Bir hikâyeyi dinler veya okurken ses ve yazı, hafızamızdaki hayalleri canlandırır. İyi bir edebi-
                 yatçı, dilin bu canlandırma gücünden faydalanarak asıl dünyaya benzer veya ondan daha zengin veya değişik
                 bir hayal dünyası ortaya koyar.
                 Herkesin bildiği, günlük hayatta kullandığı kelimelerin hayal mekanizmasını daha çabuk harekete geçireceği
                 gayet doğaldır. Bundan dolayı büyük yazarlar, yeni kelimeler icat etmekten çok, herkesin bildiği kelimelerle yeni
                 dünyalar oluştururlar.


                Deneme Türünün Özellikleri











           3  Aşağıdaki metni okuyup metnin türünü belirleyiniz.


                 Artık Mülkiye Mektebi öğrenimim sona ermek üzereydi. Diplomayı almaya
                 altı ay kalmıştı. Yaşım da yirmiyi bulmuştu. Gelecek düşünceleri, yaşam
                 uğraşı bizi düşündürmeye başlamıştı. Arkadaşlardan çoğu valilikte görev
                 almak, kaymakam olmak yolunu tutacaklardı. Ben basın yaşamını düşünü-  Metnin Türü
                 yordum. O sırada basın dünyasına girmek için bir fırsat çıktı ortaya.
                 Kitapçı Karabet, Mektep adlı haftalık bir dergi yayımlıyordu. Hemen hemen
                 para almadan çalışan yazarlarıyla bu gibi dergiler hiç ilgi görmez, sönüp
                 giderdi. Kitapçı Karabet’in Mektep dergisinde de böyle oldu, derginin yayımı
                 duraklamıştı. Arkadaşlarla biz dergiyi çıkarmaya karar verdik. İşte basın ya-
                 şamına ilk adım atışım böyle oldu ve şimdi aradan tam elli yıl geçti.



                                                         64
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70