Page 101 - ATA YAYINCILIK Çizgi Ötesi Serüvenler Dizisi (6 Kitap)
P. 101
“Herkes yediğine göre hemen bir taksi çağıralım otelin önün-
den.” diyen Gökhan ağabeyin arkasından ördek sürüsünün yavruları
gibi tek tek çıktık. Gökhan ağabey hantal gövdesine rağmen öyle
hızlı yürüyordu ki lokantadan çıkmasıyla taksinin çağırma ziline
basması bir olmuştu. Bu da açıkçası benim oldukça işime gelmişti.
Çünkü onunla aynı odayı paylaşmayı istemeyip de sanki onu düşü-
nüyormuş gibi odadan çağırmak isteyecek olan işgüzar ablaların
yolunu kapamış oldu. Bir dakika içinde taksinin içindeydik. Şimdi
ver elini Topkapı, Yerebatan Sarayı, Gülhane Parkı…
İstanbul’da hep trafik sorunundan söz eder televizyonlar ama
şimdiye kadar biz hiç sorun yaşamadık. Çok kısa bir süre sonra
Topkapı Sarayı’nın önündeydik. Rehberimiz biletlerimizi ayarla-
mıştı bile. Maalesef bir bilet boşa gidecekti. Hep beraber bu muh-
teşem görsel şölenin içine girdik ve kendimizden geçtik. Rehberi-
miz, avluya ayak bastığımız an durmamızı istedi. Padişah Üçüncü
Selim’in öldürüldükten sonra, bulunduğumuz alanda bir gün boyun-
ca cesedinin bekletildiğini söyleyince bu sarayın çok büyük acılar
gördüğünü düşündüm. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde birçok
şehzadenin, başa geçen kardeşleri tarafından boğdurulduğunu
biliyordum. Fakat III. Mehmet’in on dokuz tane erkek kardeşini
aynı anda boğdurduğundan haberim yoktu. Sarayın harem dairesi
ise beni çok şaşırttı çünkü filmlerde gördüğümüz gibi rengârenk,
şaşaalı bir mekân değildi. Hatta çok dar ve yarı karanlık koridorla-
rı ile pek de yaşanılacak bir yere benzemiyordu doğrusu. Gezimiz
sona erdiğinde Topkapı Sarayı; tarihin, sanatın ve hüznün iç içe
geçmiş olduğu kederli bir mekân olarak beynime kazındı.
Uzun bir süre bu hüznü üzerimizden atamadığımız için suratı-
mız asık bir şekilde Yerebatan Sarnıcı’na ulaştık.
100