Page 166 - 8. SINIF PARAGRAF SORU BANK
P. 166
TEST
03 PARAGRAF KARMA
4. Thomas Edison, 1847 yılında doğmuş, 1931 yılında ölmüştür. Yedi yaşında okula başlamış ama “anlayışı yavaş” gerekçe-
siyle okuldan atılmıştır. Edison’un insanlığa hizmeti ortada olduğuna göre, bu olaydan şunu da öğreniyoruz: Öğretmenlere
büyük sorumluluklar düşmektedir. Edison, okuldan atılmasa da eğer eğitim görmüş olsaydı, kim bilir daha nasıl olurdu?
“Anlayışı kıt” gerekçesiyle Edison’u okuldan atan öğretmenler, eğer onun buluşlarına yetişebilmişlerse onun ampulüyle
aydınlandıkları zaman acaba yine aynı fikirleri taşıyorlar mıydı, bilemiyoruz? Edison kendi gayretleriyle okuma yazma
öğrenmiş, 12 yaşındayken Detroit ile Port Huron arasındaki demir yolu hattında çalışmaya başlamıştır. Bu sırada teknik
yayınlara ilgi duyan Edison, boş vakitlerini bu yönde değerlendirmiş ve bilinen makinelerin geliştirilmesi için büyük bir
gayret sarf etmiş, kısa sürede çok başarılara damgasını vurmuştur. Bu başarılarından biri de ampulü bulmasıdır. İnsanlar,
7 patent sahibi Edison’u daha çok ampul ve ışıkla anımsarlar. Çünkü karanlığı tanımayan yoktur. Doğal olarak karanlıkları
yok eden bir cihazın bulunuşu, elbette bunun mucidini akıllara nakşedecek ve bütün insanların sevgi ve ilgisini çekecektir.
Bu metinde Edison ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Okuma - yazmayı kendi çabasıyla öğrendiğine
B) Farklı birçok makine icat ettiğine ve geliştirdiğine
C) Ampulü bulmasıyla insanlar tarafından tanındığına
D) Okula gitmemesine rağmen başarılı olduğuna
5. Günlük hayatımızda ya da televizyon dizilerinde çocukların ailedeki çocukların kaçıncısı olduklarına göre farklı davranış
kalıpları sergilediklerine sık sık şahit oluruz. Yeni bir araştırmaya göre psikologların doğum sırası stereotipleri olarak
adlandırdığı bu olgu yeni bir araştırmayla da doğrulandı: En büyük çocuklar işbirliğine daha az yatkın, daha güvensiz
oluyorlar ve karşılıklılığa daha az önem veriyorlar. Psikologlar doğum sırasının önemini Sigmund Freud’un zamanından
beri tartışıyor. Doğum sırasının kişiliğin oluşumunda önemli bir rolü olduğunu savunanlar, örneğin ortanca çocukların en
büyük ve en küçük kardeşlerinden daha sosyal olduğunu çünkü ebeveynlerinden en az ilgiyi gördüklerini ve dolayısıyla
aile dışında arkadaşlıklar geliştirmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Psikologların bu konudaki bulguları anket ve müla-
katlara dayanıyor.
Bu metinde söz edilen araştırmadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Ailenin en küçük çocuğu en çok ilgiyi gören çocuktur.
B) Ortanca çocuklara aile tarafından daha az ilgi gösterilir.
C) Büyük çocuklar, insanlarla daha az işbirliği yapmaktadır.
D) Ailesince en az ilgilenilen çocuk daha sosyal olur.
6. (I) Bize kim olduğumuz sorulup kendimizden bahsetmemiz istendiğinde genellikle nereli olduğumuzu, neler yaptığı-
mızı anlatır; sahip olduklarımızdan bahsederiz. (II) Öte yandan “ben” diye tanımladığımız bir kişiliğimiz vardır ki onu
tanımlamada biraz zorluk çekeriz. (III) Onu daha çok yetiştirildiğimiz ortam ve çevre koşullarının, yaşam tecrübelerimizin
şekillendirdiğini düşünürüz. (IV) Tarih boyunca din adamları, filozoflar, şairler ve yazarlar benlik ve kişilik hakkında çok
şeyler yazıp söylemişlerdir ama onların tanımlarına bakıldığında kişilik ve beyin arasındaki ilişkiye dair pek bir delile rast-
lamıyoruz. (V) Oysa modern bilimin elde ettiği inanılmaz ilerlemeler kişiliğin beyindeki belli yapılar tarafından belirlendiğini
ve çevrenin ancak bu yapılar üzerindeki etkileri aracılığıyla kişiliği etkileyebildiğini gösteriyor. (VI) Özellikle son yüzyılda
beyin konusunda elde edilen bu bilgiler sayesinde insanın kendine bakışı da değişmeye başladı; eski medeniyetlerde
insan vücudunun en önemli organı olarak kabul edilen kalbin yerini günümüzde artık beyin aldı.
Bu metin iki paragrafa bölünmek istenirse ikinci paragraf, numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) III B) IV C) V D) VI
166
EKSPERT YAYINLARI 8. SINIF PARAGRAF