Page 220 - ATA YAYINCILIK 8. sinif Turkce soru dunyasi
P. 220
TÜRKÇE
Test
Metin Türleri TÜRKÇE 1
Test
4. Aşağıda iki farklı yazı türünün özellikleri sezdirilmiştir.
I- Güzel şeydir - - - - yazmak; gün boyunca gördüklerini, yaşadıklarını, hissettiklerini kâğıda dökmek. İnsanlığı iç-
tenliğe iteler. İteler ya kolay mıdır doğru sözlü, doğru özlü bir insan olmak? Küçüklüklerini, güçsüzlüklerini, korku-
larını, kinlerini, kıskançlıklarını yani bütün kirli çamaşırlarını okurların önüne sereceksin. Hem de utanmadan, ürk-
meden. Buna büyük bir yazar olmak yetmez, bilge olmak da gerekir.
II- - - - -, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve varlıklarla ilgili izlenimlerini kendi kişisel görüşüyle
serbestçe yazıya döktüğü kısa metinlerdir. Bu türün ilk ustalarından olan sanatçı, onu şöyle açıklar: “Herkes önüne
bakar, ben içime bakarım; benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi
tadarım… Bir şey öğretmem, sadece anlatırım.”
Bu iki metinde boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A) I. anı B) I. günlük C) I. otobiyografi D) I. fıkra
II. Sohbet II. Deneme II. Makale II. Biyografi
5.
Olay yazıları, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayların yer, zaman ve kahramanlara bağlı bir plan dâhi-
linde anlatıldığı yazılardır. Hikâye, roman ve masal gibi yazı türleri olay yazılarına örnek gösterilebilir.
Düşünce yazıları ise bir düşünceyi okuyucuya inandırıcı bir şekilde anlatan ve aktaran yazılardır. Düşünce yazıla-
rında yer, zaman, kahraman ve olay unsurları bulunmaz. Makale, deneme ve eleştiri gibi yazı türleri düşünce ya-
zılarına örnek gösterilebilir.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki parçalardan hangisi bir olay yazısından alınmış olamaz?
A) Evime dönmedim. Zaten dönemezdim. Vapur da yoktu. Ortalık, oturduğum kanepede sahiden ağardı. Her şey, giz-
lice konmuş ampuller nasıl yanarsa büyük pastanelerde, öylece ısınmaya başladı. İnce ince, toz hâlinde, iliklerimi
üşüten, içimi kabartan bir yağmur başladı. Ceketimin koluna elimi sürünce elim yıkanmış gibi ıslanmıştı.
B) Bir zamanlar bir yolcu dağların derinliklerinde, kalın bir kar tabakasıyla kaplı az kullanılan bir patikada tek başına
yürüyordu. Kar giderek daha derinleşiyor, yol giderek daha tehlikeli olmaya başlıyordu. Sonunda yolcu, soğuğa da-
yanamayacak hâle geldi ve yere yığıldı.
C) Zannım o ki hiçbir yazar, hiçbir yaratık yerden bitme, yoktan var olma fikirleri bulunduğunu ileri sürmeye heves-
lenmez. Gide, "Duyuyorum, demek ki varım." derken hiç şüphe yok Descartes'ın o ünlü "Düşünüyorum, demek ki
varım." ilkesini biliyordu. Albert Camus ise "Karşı koyuyoruz, demek ki varız." diye bağırmak için Descartes'a, Gi-
de'e başvurmuş olmalıdır.
D) Eylül sabahının bu kapanık ve serin gününde bahçenin bütün ağaçları durgun ve karanlık… Havuzların suları, bu-
lutlu gökyüzünün yansımalarıyla kirli bir katran renginde… Neşesiz fıskiyeler havada tutunamıyor. Derinden deri-
ne, perişan kuş feryatları, bin tempoda hayvan bağırmaları duyuluyor.
Yeni Nesil Soru Dünyası 220
