Page 56 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Okuyorum Anlıyorum
P. 56

Azimli Olmak



                                                              NA
                                                             İ
                                                BÜYÜK  FİNALL
                                                BÜYÜK  F
               Gün doğar doğmaz şehirde tatlı bir telaş başladı. Şehir sakinleri, alışık oldukları bu
           koşuşturmanın içinde mutlu görünüyordu. Dördüncü sınıfa giden Zehra da bu mutlu insan-
           lardan biriydi.

               Zehra, içinde kocaman bir heyecanla evden çıktı. Servisi beklerken zamanın durmasını
           diledi. Aylardır bu yarışma için hazırlanıyordu. Her gün ödevlerini yaptıktan sonra mutlaka
           iki saat viyola çalıyordu. Yayı ilk eline aldığı günü hatırladı. Aman Allah’ım, ne zor gün-
           lerdi! Ses çıkartabilmek için haftalarca uğraşmıştı.
               Eski günlere dalmışken servis geldi. Viyolasını sıkıca tutarak servise bindi. Yerine oturdu.
           Viyolasıyla, bu güzel sesli dostuyla, ilk tanıştığı günleri anımsamaya devam etti. Herkes
           gibi hayatında bir değişiklik olsun diye başlamıştı müzik kursuna. Sonra gerçekten ilgisini
           çekmişti notalar. İşin içine yarışmalar da girince kopamaz olmuştu seslerin dünyasından.
               Önce sınıflar arası yarışmalar yapılmıştı. Zehra o zaman da çok heyecanlanmıştı. Birinci
           olduğunu duyduğu anda yığılıp kalacak gibiydi. Ama şimdi o, daha da heyecanlıydı. Çünkü
           bu akşam okullar arası enstrüman yarışması vardı. Annesi, babası herkes orada olacaktı.
               Zehra servisten indi, okula gitti. Gün boyu müzik öğretmeni Ayşe Hanım’la prova
           yaptılar. Ayşe Öğretmen, bugün minik öğrencisini hiç yalnız bırakmak istemiyordu. Öğle
           yemeğine indiklerinde Zehra:
               — Karnım ağrıyor öğretmenim, yiyemeyeceğim, dedi.
               Ayşe Hanım:
               — Heyecandandır canım, yemeğini yemelisin. Yoksa gücün tükenir, dedi.
               Zehra yemeğini yemek için gayret etti.
               Nihayet saatler geçti ve akşam oldu. Yarışma, kültür merkezinde yapılacaktı. Zehra
           ve öğretmeni kültür merkezine geçtiler. Yarışmaya katılacak olan çocukların anneleri biraz
           erken geldi. Çünkü yarışmacıların sahne için hazırlanmaları gerekiyordu.
               Zehra’nın kıyafeti gerçekten çok güzeldi: Uzun, pembe bir elbise. Sarı saçları omuzla-
           rına dökülen Zehra tam bir prenses gibiydi.
               Sunucu:
               — Deneme, bir, iki, üç. Deneme, bir, iki, üç, deyince Zehra sahnenin arkasında dondu
           kaldı.
               — Öğretmenim sanırım başaramayacağım, parmaklarım titriyor, dedi.

               Ayşe Öğretmen minik öğrencisinin elini tuttu ve ona:
               — Sen istersen başarırsın. Sahneye çıktığında seyircileri görme. Sadece müziği ne kadar
           sevdiğini düşün, dedi.
               Yarışma başladı. Zehra en son sıradaydı. Sunucu:
               — Şimdi de sırada Gürses Şeker İlkokulu öğrencilerinden Zehra Bilgin var, dedi.
               Zehra sahneye çıktı. Yayını viyolasının tellerine dokundurdu ve kapattı gözlerini. Ken-
           dini müziğe bıraktı. Seyircileri görmüyordu. Sanki viyola ile sohbet ediyordu. Seyirciler onu
           dinlerken kendilerinden geçtiler.
               Parça bittiğinde Zehra, pembe elbisesinin kenarlarından tutarak kibarca selam verdi.
           Alkışlar eşliğinde sahnenin arkasına gitti.

                                                        55
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61