Page 48 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Okuyorum Anlıyorum
P. 48

Başkalarını Küçük Görmemek



                                      ........................................................................................................
                                      ........
               Var varanın, sür sürenin, destursuz bağa girenin sopa yemesi çok olur. O yalan, bu
           yalan, fili yuttu bir yılan. Heybenin gözünden buzağı düştü. Eşeğe binip deveyi kucağına
           alan ağalar bu da mı yalan?
               Doğruların değerli olduğu, yalanın para etmediği bir vakitte içinde çok güzel bahçe-
           leri olan bir ülke varmış. Bu ülkedeki bütün bahçeler çok güzelmiş ama bir tanesi dillere
           destanmış. Ülkede yaşayan herkes bu güzel bahçenin önünden geçmek için can atarmış.
           Güneş bile her sabah ilk önce bu bahçeyi selamlarmış.
               Bahçedeki çiçekler, güller, papatyalar, sümbüller, laleler, çim adam, karıncalar ve ke-
           lebekler çok iyi anlaşırmış. Herkes görevini severek yaptığı için bütün renkler çok sağlıklı ve
           parlak görünürmüş. Fakat bir ilkbahar sabahı bu güzel bahçenin düzeni bozulmuş. Bahçeye
           kendini beğenmiş bir uğur böceği taşınmış.
               Uğur böceği bahçeye girer girmez yüzünü asmış, etrafa şöyle bir bakmış ve,
               — Buradaki herkes gerçekten işe yarıyor mu? diye sormuş.
               O zamana kadar birbirine “Sen ne işe yarıyorsun?” diye sormayan bahçe sakinleri,
           artık hemen hemen her gün bu soruyu sormaya başlamış. Herkes birbirini kollar olmuş.
           Havada kahkahalar ve güzel sözcükler yerine: “Aaa, sen neden boş duruyorsun?” “Ben
           senden daha çok yoruluyorum.” “Benim görevim hepinizden daha fazla.” gibi sözcükler do-
           lanır olmuş. Hatta bir iki hafta sonra uğur böceği, biraz daha ileri gitmiş ve çim adama:
               — Bu bahçede en işe yaramaz olan sensin. Üstelik her tarafı kaplıyorsun. Baksana
           saçların her yerde, demiş.
               Çim adam duyduklarına çok üzülmüş. Gece olup herkes uykuya dalınca usul usul saç-
           larını toplamaya başlamış. Toplamış, toplamış, toplamış... Sonra oradan sessizce uzaklaşmış.
               Güneş doğunca bahçedekiler uyanmış. Olayı ilk fark eden papatya olmuş. Telaşla
           bağırmış:
               — Hey, uyanın arkadaşlar! Bakın toprağımız çırılçıplak.
               — Evet, ama bu nasıl olur, diye ağlamaya başlamış gül.
               — Ben nasıl ve neden olduğunu biliyorum, demiş karınca.
               — Neden, diye sormuş kelebek.

               — Dün uğur böceği, çim adama “Sen hiçbir işe yaramıyorsun, üstelik çok yer kaplıyor-
           sun”, dedi. Demek ki o da buna çok üzüldü ve buralardan göçüp gitti.
               Herkes çim adamın gidişine çok üzülmüş. Uğur böceğine yaptığının yanlış olduğunu
           anlatmışlar. “Çim adam, yaptıklarıyla övünen biri değildir. Oysa çok işe yarar. Bunu bütün
           bahçe sakinleri bilir.” demişler. Uğur böceği, boynunu bükmüş, kanatlarını kapatmış. “Herkes-
           ten özür dilerim.” demiş. “Çim adamın sözlerime alınıp bahçeyi terk edeceğini düşünemedim.
           Hele hele yokluğunun bu kadar belli olacağını hiç düşünemedim.”
               Bahçe sakinleri, çim adamı arayıp bulmaya karar vermiş. Kelebek, karınca ve uğur
           böceği bahçeden çıkmış. Civardaki bahçeleri karış karış dolaşmışlar. Sonunda çim adamı
           bulmuşlar. Ondan özür dilemişler. Onsuz olamayacaklarını anlatmışlar. Çim adam bahçeye
           dönmeyi kabul etmiş.
               Bahçedekiler çim adamı görünce çok mutlu olmuş. Eski güzel, parlak, sağlıklı günlerine
           dönmüşler. Bundan sonra ne kadar işe yaradığı konusunda kimse kimseyi sorgulamamış.

                                                        47
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53