Page 12 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Oku Anla Pekiştir
P. 12
OKUMA ANLAMA
SİHİRLİ TAŞ ÇORBASI
1930’lu yıllar. Ukrayna’da kıtlık vardır.
Milyonlarca insan açlıktan kırılır. Sovyetler
Birliği’nden terhis olan Ukraynalı bir asker
memleketine doğru yola çıkar. Ukrayna’ya
gelene kadar problem yaşamaz. Yol bo-
yunca ikramda bulunanlar olur. Ama Uk-
rayna sınırından itibaren durum felakettir.
Ortada kıtlık, açlık kol gezmektedir ve
hâliyle kimse de kimseye bir şey vermez.
Açlıktan öleceğinin farkında olan asker, geçtiği yolda bir çayda durur ve bula-
bildiği en ilginç taşı alır heybesine koyar. Taş, yumurtadan biraz daha büyükçe, ilginç
renkleri ve pürüzsüz bir yüzeyi olan güzel fakat sıradan, büyük bir çakıl taşıdır.
Rastladığı bir köyde, köyün kahvesine uğrar. Selam verir ama kimse pek de selamını
almaz. Herkes bir şeyler isteme ihtimalini düşünür. Geçer ateşe yakınca bir yere oturur.
Biraz oturduktan sonra, heybesindeki taşı çıkarır ve şefkatle onu ovmaya başlar.
Etraftaki köylüler önce garipserler, sonra da merak ederler. Neyin nesidir, deli
midir, divane midir; o taşın hikmeti nedir?
Sonunda dayanamazlar, içlerinden biri sorar. Asker de anlatır. Taşın sihirli bir taş
olduğunu, bir tencere ve su olsaydı şimdi, içine sadece bu taşı koyarak olağanüstü
lezzetli bir çorba yapabileceğini anlatır. Duyanlar pek de inanmazlar ama merak da
ederler. Biri evden büyükçe bir tencere getirir. Su da hazırdır zaten.
Tencereye suyu koyarlar, kaynamaya yüz tutarken asker karıştırmak için bir kepçe
ve tuz ister. Problem değildir, hemen getirirler. Tuzunu koyar, tadına tekrar bakar ve
nefis olduğunu gösterir gibi gülümser. Eğer azıcık patates de olsa tadından yenmeye-
ceğini söyler. İki üç kişi, evlerinden patates getirirler. Patatesler hazırlanırken asker, bu
defa da azıcık mısır ve fasulye olsa ne güzel olacağını söyler. Bu sefer başka birileri,
bir koşu, evlerinden mısır ve fasulye getirir. Asker bu sefer de “Birazcık et olsa ne iyi
olurdu.” der. O da getirilir.
Çorba pişer gibi olduğunda da usulca o taşı alır heybesine geri koyar. Taşa gerek
kalmamıştır artık. Afiyetle çorbayı içerler.
11