Page 170 - 8. SINIF İNGİLİZCE TEST BOOK
P. 170
WORD LIST
abundant: bol, verimli, bereketli flood: sel preserve/protect: korumak
affect: etkilemek flora: bitki örtüsü; bitkiler pressure: basınç, baskı
aftershock: artçı sarsıntı fossil fuel depletion: fosil yakıt prevent: önlemek
agricultural: tarımla ilgili tüketimi produce: üretmek
altitude: rakım, yükseklik glacier: buzul provide: sağlamak
approximately: yaklaşık olarak global warming: küresel ısınma rainbow: gökkuşağı
avalanche: çığ happen/occur/take place: olmak, raincloud: yağmur bulutu
meydana gelmek
cause: sebep, sebep olmak hit: vurmak rainfall: yağış, yağış miktarı,
climate change: iklim değişikliği human: insan sağanak
coast: sahil, kıyı hurricane: kasırga rate: oran
collapse: çökmek iceberg: buzdağı reach (up): ulaşmak
consist of: -den oluşmak, -den reason: sebep
meydana gelmek increase: arttırmak recyclable product: geri
contamination: kirlenme, bulaşma infection: enfeksiyon dönüştürülebilir ürün
continent: kıta, anakara injure: yaralamak reflect: yansıtmak
cool down: soğumak, soğutmak injury: yaralanma regular: düzenli
damage: zarar vermek intense: yoğun renewable: yenilenebilir
death: ölüm kill: öldürmek rescue: kurtarmak
decrease: azalmak landslide: toprak kayması, heyelan save: korumak; kurtarmak
deforestation: ormanların yok layer: katman, tabaka severity: şiddet, vahamet
edilmesi lightning: yıldırım, şimşek shortage: kıtlık
depth: derinlik line: çizgi, hat significant: önemli
destroy: mahvetmek, yok etmek local time: yerel saat soil contamination/land pollution:
destruction: yıkım, hasar toprak kirliliği
look for: aramak
die out: yok olmak loss: kayıp source: kaynak
disappear: yok olmak; gözden stick: yapışmak
kaybolmak magnitude: (deprem) büyüklük, storm: fırtına
boyut, şiddet
disaster: afet, felaket
main quake: ana deprem strike (struck): vurmak, çarpmak
drought: kuraklık main reason: temel sebep suffer from: -den muzdarip olmak
earth: yeryüzü; toprak mass: kitle, yığın switch/turn off: kapatmak
earthquake: deprem
eco-friendly: çevre dostu melt: erimek take precautions/measures:
önlemler almak
educate: eğitmek memory: hatıra tehdit
effect: etki missing: kayıp temperature: sıcaklık
effort: çaba mysterious: gizemli threat: tehdit
elevator: asansör natural forces/disasters: doğal threatening: tehditkâr, tehlikeli
afetler, doğal güçler
emergency kit: acil durum çantası natural phenomenon: doğal olay tornado: hortum
enough: yeterli non-toxic: zehirli olmayan toxic waste: zehirli atık
environment: çevre overpopulation: aşırı nüfus, nüfus tsunami: deprem sonrası ortaya
erosion: toprak aşınımı fazlalığı çıkan dev dalga
erupt: patlamak, püskürmek planet: gezegen universe: evren
evacuate: tahliye etmek, boşaltmak pollutant: kirletici madde victim: kurban
explosion: patlama pollute: kirletmek warn: uyarmak
extinct: nesli tükenmiş pollution: kirlilik waste: boşa harcamak, israf etmek
financially: ekonomik olarak prediction: tahmin water shortage: su kıtlığı