Page 169 - AYA YAYINCILIK 8. Sınıf 24 Deneme Sınavı Türkçe
P. 169
8. Sınıf Türkçe Deneme Sınavı - 24
15. Alıntı kelimelerin yazımıyla ilgili bazı kurallar şunlardır:
• Çift ünsüz harfle başlayan Batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konulmadan yazılır.
• İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan Batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır.
• İki ünsüzle biten Batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır.
• Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki g ünsüzleri olduğu gibi korunur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük bu kurallardan herhangi birine örnek gösterilemez?
A) Göbeklitepe’deki kazılarda yerli ve yabancı arkeologlar çalışıyor.
B) Bu projede sizinle çalışmaktan büyük bir gurur duydum.
C) Kardeşim orkestranın en arkasından bizi selamladı.
D) Türklerin en önemli özelliklerinden biri misafirperver olmalarıdır.
16. Cümle vurgusunda vurgu, yüklemden önceki ögededir. Ancak isim cümlelerinde vurgu yüklemdedir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi vurgulanan öge yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) Arabanın farlar açık kaldığı için tamamen tükenen aküsünü değiştirdim.
B) Geçen yıl, büyük dedemin koynunda yattığı bu aziz şehitliği ziyaret ettik.
C) İçinden serin bir derenin geçtiği bu şirin Anadolu ilçesinin doğallığı bozulmamıştı.
D) “Çok sevdim.” demesine rağmen günlerdir elinde sürünen kitabı bitirdi.
17. Muhabir:
— (I) - - -
Yazar:
— Sekiz yaşındayken başımın arkasında bir yara çıktı. O zaman çocukların saçları makineye tutulurdu. Uzatmak falan yoktu. O
yaranın bulunduğu yerde saç çıkmamıştı daha sonra. Yuvarlaktı, ışıl ışıl parlıyordu... Oradan yayılan ışıltının kerpiç duvarlara, ya-
nımdan geçenlerin gözüne yansıdığını düşünürdüm ben. Çok utanırdım. O yara beni neredeyse sokağa çıkmaya bile korkan, içine
kapanık biri hâline getirdi. Bir gün bir çocuk ötekilere dönüp “Aynalı geliyor, bakın.” dedi. Sonra Hasan Ali’yi unuttular, adım “Aynalı”
kaldı. Yazmaya da işte bu dönemde başladım.
Muhabir:
— (II) - - -
Yazar:
— Harekete geçiren şey belki o, baba yokluğu, acı... Edebî metinlerde baba meselesi, biliyorsunuz, çoğunlukla bir iktidar mücade-
lesi üzerine kurulmuştur. Bir çatışma hâli üzerine. Peki “baba”ya nasıl farklı yaklaşılabilir diye düşündüm. Bu soruya, çatışmayı bir
kenara bırakarak daha yumuşak şekilde bakmayı denedim.
Bu konuşmada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) (I) Çocukluğunuza dair unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?
(II) Kitaplarınızda babanıza sık sık yer vermenizin sebebi nedir?
B) (I) Yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?
(II) Son kitabınızda sizi yazmaya iten şey babanızı kaybetmeniz miydi?
C) (I) Küçük çocukların acımasız olduğu fikrine katılıyor musunuz?
(II) Babanızın vefatı hayatınızı nasıl etkiledi?
D) (I) Çocukluğunuz kitaplarınızda yer bulabildi mi?
(II) Sizi yazmaya iten şey neydi?
7