Page 58 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Çıtır Çıtır Türkçe Çalışma Kitabım
P. 58

Okuma - Anlama                                        Ad Soyad : ........................................................
                                   YERİNİ ARAYAN BUĞDAY

             Sıcak bir yaz günüydü. Rüzgâr, buğday tarlasının başaklarını
         hışırtılar içinde dalgalandırıyordu. Tarlanın yaz sakinleri artık ay-
         rılma hazırlıkları içindeydiler. Köylüler ertesi gün ekinleri toplaya-
         caklarını konuşmuşlardı kendi aralarında. Bıldırcınların küçükleri
         yola hazırlanıyor ne tarafa gideceklerini tartışıyorlardı.

             Buğdayların arasında mavi buğday çiçekleri ve kırmızı gelin-
         cikler çok üzgündüler. Bıldırcınlardan ayrılacaklarına çok üzülü-
         yorlardı. Bir gelincik boynunu büküp şöyle dedi:
             "Sizi nasıl kıskanıyorum, bir bilseniz. Siz kuşlar uçup gidebilir-
         siniz. Biz ise burada kalmak zorundayız!''

             Yaşlı bir bıldırcın:
             "Üzülme dostum'' diye teselli etti. "Hayatın mantığı böyle. Biz
         uçup gideceğiz, siz ise her yıl bu tarlada tekrar boy vereceksiniz.''

             Ertesi sabah köylüler gerçekten biçerdöverle geldiler. Bıldır-
         cınlar artık gitmişti. Akşama kadar hızlı bir tempoyla çalıştılar. Ba-
         şaklar, gelincikler ve diğer çiçekler tarladaki her şey gibi toplandı.
         Tarlada, çuvallara doldurulmayan, saman yapılıp ahıra atılma-
         yan bir tek şey kaldı: Yuvarlanıp yere düşen bir buğday tane-
         si. Kurtulduğuna sevinmişti. Bıldırcınların konuşmasından bütün
         buğday tanelerinin öğütülüp un yapılacağını, sonra da ekmek
         olacağını duymuştu. Öğütülmeye hiç niyeti yoktu!

             "Bıldırcın olsam.'' diye düşündü. Ama uçamazdı ki! Çevresine
         bakındı. Dün rüzgârın dalga dalga oynattığı başakların yerinde
         büyük bir boşluk vardı. "Ağustos böceği mi olsam acaba?'' diye dü-
         şündü. Ağustos böceği olma fikri aklına yatıyordu ama onlar gibi
         ötmeyi beceremezdi ki. Ötmeyen ağustos böceği de nasıl olurdu?
             Sonunda kendisini çok yalnız hissetti. Arkadaşlarının yanı-

         na gitmek, onların kaderini paylaşmak istedi. Ama değirmene
         kadar nasıl gidecekti. Birden yağmur yağmaya başladı. Buğday
         tanesi akan sularla toprağın içine doğru ilerledi. Karanlıkta ken-
         disine bir yer bulmaya çalıştı. Korkmuştu.
             Bir köstebekle burun buruna geldi. Köstebek:

             "Hoş geldin buğday tanesi.'' dedi. "Kışı burada geçireceksin.
         Seneye de başak olacaksın. Senin yerin burası. Rahatına bak.''
             Buğday tanesi çok sevindi. Gözlerini yumdu. Yerini nihayet
         bulmuştu. Bahara kadar sürecek uykusuna daldı. Rüyasında ye-
         şil tarlalar, neşeli bıldırcınlar, kırmızı gelincikler gördü.

                                 ( Dostluk Öyküleri- Macar Halk Hikâyesi)

                                                        57
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63