Page 28 - ATA YAYINCILIK 4. Sınıf Çıtır Çıtır Türkçe Çalışma Kitabım
P. 28

Okuma - Anlama                                        Ad Soyad : ........................................................
                                               YAZ TATİLİ

             Yaz geldiğinde, tatilimizin bir kısmını babamın köyü olan Akpınar köyünde geçirdik. Burası
          yeşilin her tonunu barındıran, orman havasını içine çekebileceğiniz, pınarların gürül gürül aktığı
          bir yerdi.
             Babaannemin evi iki katlıydı. Alt katta amcamlar yaşıyordu. Evin önünde üstü asmalarla

          kaplı büyük bir çardak vardı. Yazın gittiğimizde üzümler neredeyse olgunlaşmış ve yenebilecek
          hâle gelmiş olurdu. Evin yan tarafındaki büyük bahçede elma, kayısı, armut ve ayva ağaçları
          vardı. Bunun yanında tabii ki birçok sebze de yetişirdi. Acıktığımız zaman bahçedeki meyve ve
          sebzelerden alıp taze taze yerdik. Ben en çok dalından kopardığım elmaları yemeyi severdim.
             Babaannem elmaları olgunlaşmadan kopardığımız için bizi tatlı sert bir şekilde uyardı.

             – Ceren, onlar henüz ham. Olgunlaşınca yersiniz, derdi.
             Amcamın kızı ile birlikte dayanamayıp akşamdan birkaç tane koparıp yattığımız odanın

          penceresinin önüne koyardık. Herkes yattıktan sonra camı açıp sakladığımız elmaları yerdik.
             Yine öyle yaptığımız bir gün, elmalardan biraz fazla yemişiz. Evet, tam olgunlaşmamışlardı
          ama gene de tatları çok güzeldi. Sabah olunca hep beraber kahvaltı sofrasına oturduk. Babaan-
          nem birden "Elmaları olgunlaşmadan yememeniz konusunda sizi uyarmıştım.'' dedi. Ne olduğu-
          nu anlayamamıştık. Elmaları yediğimizi nereden bilebilirdi ki? Sonunda suçumuzu itiraf etmiştik
          ama hâlâ babaannemin bu olayı nasıl anladığını çözememiştik.

             Kahvaltıdan sonra amcamın kızıyla birlikte ellerimizi yıkamaya gittiğimizde ay-
          naya bakınca bütün olanları anlamıştık. İkimizin de ağzının kenarları
          morarmış gibiydi. Meğer olgunlaşmamış elmalardan fazla ye-
          diğimiz için ağzımızın kenarında bu izlerden oluşmuştu.

          İkimiz de hâlimizi görünce suçlanmıştık. Babaan-
          nemin arkamızda olduğunu fark etmemiştik.
          Birden  onun  gülmesiyle  neye  uğradığı-
          mızı şaşırdık.
             – Minik yaramazlar gelin size
          bir sarılayım, dedi.

             Amcamın kızıyla beraber
          babaanneme sarılarak biz-
          de hâlimize güldük.

                  Semiha ÜLKER















                                                        27
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33